ATATÜRK KÖÅžESÄ°
Atatürk’ün Hayatı
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik’te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi’ndeki üç katlı pembe evde doÄŸdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım’dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın’dan Makedonya’ya yerleÅŸtirilmiÅŸ Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleÅŸmiÅŸ eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliÄŸi ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım’la evlendi. Atatürk’ün beÅŸ kardeÅŸinden dördü küçük yaÅŸlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına deÄŸin yaÅŸadı.
Küçük Mustafa öÄŸrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde öÄŸrenime baÅŸladı, sonra babasının isteÄŸiyle Åžemsi Efendi Mektebi’ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla ÇiftliÄŸi’nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik’e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye RüÅŸtiyesi’ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri RüÅŸtiye’ye girdi. Bu okulda Matematik öÄŸretmeni Mustafa Bey adına “Kemal” i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri Ä°dâdi’sini bitirip, Ä°stanbul’da Harp Okulunda öÄŸrenime baÅŸladı. 1902 yılında teÄŸmen rütbesiyle mezun oldu. Harp Akademisi’ne devam etti. 11 Ocak 1905’te yüzbaşı rütbesiyle Akademi’yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Åžam’da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907’de KolaÄŸası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır’a III. Ordu’ya atandı. 19 Nisan 1909’da Ä°stanbul’a giren Hareket Ordusu’nda Kurmay BaÅŸkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa’ya gönderildi. Picardie Manevraları’na katıldı. 1911 yılında Ä°stanbul’da Genel Kurmay BaÅŸkanlığı emrinde çalışmaya baÅŸladı.
1911 yılında Ä°talyanların Trablusgarp’a hücumu ile baÅŸlayan savaÅŸta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911’de Ä°talyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912’de Derne Komutanlığına getirildi.
Ekim 1912’de Balkan Savaşı baÅŸlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır’daki birliklerle savaÅŸa katıldı. Dimetoka ve Edirne’nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya AteÅŸemiliterliÄŸine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. AteÅŸemiliterlik görevi Ocak 1915’te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı baÅŸlamış, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu savaÅŸa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere TekirdaÄŸ’da görevlendirildi.
1914 yılında baÅŸlayan I. Dünya Savaşı’nda, Mustafa Kemal Çanakkale’de bir kahramanlık destanı yazıp Ä°tilaf Devletlerine “Çanakkale geçilmez! ” dedirtti. 18 Mart 1915’te Çanakkale BoÄŸazını geçmeye kalkan Ä°ngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915’te Arıburnu’na çıkan düÅŸman kuvvetlerini, Mustafa Kemal’in komuta ettiÄŸi 19. Tümen Conkbayırı’nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu baÅŸarı üzerine albaylığa yükseldi. Ä°ngilizler 6-7 AÄŸustos 1915’te Arıburnu’nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 AÄŸustos’ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 AÄŸustos’ta Kireçtepe, 21 AÄŸustos’ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale SavaÅŸlarında yaklaşık 253.000 ÅŸehit veren Türk ulusu onurunu Ä°tilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiÅŸtir. Mustafa Kemal’in askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!” emri cephenin kaderini deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir.
Mustafa Kemal Çanakkale SavaÅŸları’dan sonra 1916’da Edirne ve Diyarbakır’da görev aldı. 1 Nisan 1916’da tümgeneralliÄŸe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaÅŸarak MuÅŸ ve Bitlis’in geri alınmasını saÄŸladı. Åžam ve Halep’teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917’de Ä°stanbul’a geldi. Velihat Vahidettin Efendi’yle Almanya’ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad’a giderek tedavi oldu. 15 AÄŸustos 1918’de Halep’e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede Ä°ngiliz kuvvetlerine karşı baÅŸarılı savunma savaÅŸları yaptı. Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918’de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918’de Ä°stanbul’a gelip Harbiye Nezâreti’nde (Bakanlığında) göreve baÅŸladı.
Mondros Mütarekesi’nden sonra Ä°tilaf Devletleri’nin Osmanlı ordularını iÅŸgale baÅŸlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu MüfettiÅŸi olarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. 22 Haziran 1919’da Amasya’da yayımladığı genelgeyle “Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını ” ilan edip Sivas Kongresi’ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz – 7 AÄŸustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 – 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi’ni toplayarak vatanın kurtuluÅŸu için izlenecek yolun belirlenmesini saÄŸladı. 27 Aralık 1919’da Ankara’da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet BaÅŸkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, KurtuluÅŸ Savaşı’nın baÅŸarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya baÅŸladı.
Türk KurtuluÅŸ Savaşı 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların Ä°zmir’i iÅŸgali sırasında düÅŸmana ilk kurÅŸunun atılmasıyla baÅŸladı. 10 AÄŸustos 1920 tarihinde Sevr AntlaÅŸması’nı imzalayarak aralarında Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nu paylaÅŸan I. Dünya Savaşı’nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye – ordu bütünleÅŸmesini saÄŸlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk KurtuluÅŸ Savaşının önemli aÅŸamaları ÅŸunlardır:
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü’nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
Çukurova, Gazi Antep, Kahraman MaraÅŸ, Åžanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
I. Ä°nönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
II. Ä°nönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
Sakarya Zaferi (23 AÄŸustos-13 Eylül 1921)
Büyük Taarruz, BaÅŸkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 AÄŸustos 9 Eylül 1922)
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal’e MareÅŸal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. KurtuluÅŸ Savaşı, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan AntlaÅŸması’yla sonuçlandı. Böylece Sevr AntlaÅŸması’yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüÄŸünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliÄŸe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM’nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluÅŸu müjdelenmiÅŸtir. Meclisin Türk KurtuluÅŸ Savaşı’nı baÅŸarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluÅŸunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922’de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’yla yönetim baÄŸları koparıldı. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliÄŸiyle ilk cumhurbaÅŸkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü Ä°smet Ä°nönü tarafından Cumhuriyet’in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, “Egemenlik kayıtsız ÅŸartsız milletindir” ve “Yurtta barış cihanda barış” temelleri üzerinde yükselmeye baÅŸladı.
Soyadı Kanunu gereÄŸince, 24 Kasım 1934’de TBMM’nce Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadı verildi.
Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 AÄŸustos 1923 tarihlerinde TBMM BaÅŸkanlığına seçildi. Bu baÅŸkanlık görevi, Devlet-Hükümet BaÅŸkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaÅŸkanı seçildi. Anayasa gereÄŸince dört yılda bir cumhurbaÅŸkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk’ü yeniden cumhurbaÅŸkanlığına seçti.
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. Ä°lgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. CumhurbaÅŸkanı sıfatıyla Türkiye’yi ziyaret eden yabancı ülke devlet baÅŸkanlarını, baÅŸbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
15-20 Ekim 1927 tarihinde KurtuluÅŸ Savaşı’nı ve Cumhuriyet’in kuruluÅŸunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku’nu okudu.
Atatürk özel yaÅŸamında sadelik içinde yaÅŸadı. 29 Ocak 1923’de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 AÄŸustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (Ä°nan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Abdurrahim Tunçak’ı manevi evlat edindi. Mustafa ve Ä°hsan adlı çocukları himayesine aldı. YaÅŸamları adına iyi bir gelecek hazırladı.
1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kız kardeÅŸine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreÅŸe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeÄŸi Fox’a çok deÄŸer verirdi. Zengin bir kitaplık oluÅŸturmuÅŸtu. AkÅŸam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. DoÄŸayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman ÇiftliÄŸi’ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.
Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05’te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak Ä°stanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgahı olan Ankara Etnografya Müzesi’nde topraÄŸa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgahına gömüldü.
Dünya Liderlerinin Atatürk Hakkındaki GörüÅŸleri
Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi baÅŸarılarını, Türk halkına ilham veren liderliÄŸini, modern dünyanın ileri görüÅŸlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır. Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye’nin doÄŸması yeni Türkiye’nin özgürlük ve bağımsızlığını ÅŸerefli bir ÅŸekilde ilan ve o zamandan beri koruması, Atatürk’ün Türk halkının iÅŸidir. Åžüphesiz ki, Türkiye’de giriÅŸtiÄŸi derin ve geniÅŸ inkılâplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha basarı ile gösteren bir örnek yoktur.
Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki ÅŸiddetli arzumun gerçekleÅŸmesine artık imkân kalmamış olmasıdır.
Asker-devlet adamı, çağımızın en büyük liderlerinden biri idi. Kendisi, Türkiye’nin, dünyanın en ileri memleketleri arasında hak ettiÄŸi yeri almasını saÄŸlamıştır. Keza O, Türklere, bir milletin büyüklüÄŸünün temel taşını teÅŸkil eden, kendine güvenme ve dayanma duygusunu vermiÅŸtir.
Sovyet Rusya Hariciye Nazırı Litvinof ile görüÅŸürken kendisine onun fikrince bütün Avrupa’nın en kıymetli ve en ziyade dikkate deÄŸer devlet adamının kim olduÄŸunu sordum. Bana Avrupa’nın en kıymetli devlet adamının Türkiye CumhurbaÅŸkanı Mustafa Kemal olduÄŸunu söyledi.
Ä°nsanı teslim alıcı fevkalade önderlik kuvveti vardır. O, tetiktir, hazır cevaptır, dikkati çekecek kadar zekidir.
O, kiÅŸisel kazanç ve ün peÅŸinde koÅŸan basit bir diktatör deÄŸil, gelecek kuÅŸaklar için saÄŸlam temeller atmaya uÄŸraÅŸan bir kahramandı.
Istırap çeken dünyada barış ve esenliÄŸi yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi deÄŸil, manevi geliÅŸmesini saÄŸlamak isteyenler Atatürk’ün iman verici ve yön göstericiliÄŸinden örnek ve kuvvet alsınlar.
– Profesör Herbert MELZIG - Tarihçi
O, kendi milleti ve beÅŸeriyet âlemi için beslediÄŸi muhabbetle, bir dahinin neler yarattığına dair, cihana fevkalade heyecanlı bir sahne seyrettirmektedir.
FRANSA
Eski Osmanlı imparatorluÄŸu bir hayal gibi ortadan silinirken, milli bir Türk Devleti’nin kuruluÅŸu, bu cağın en ÅŸaşırtıcı baÅŸarılarından birisidir. Mustafa Kemal, yüce bir eser ortaya koymuÅŸtur. Atatürk’ün parlak baÅŸarısı bütün sömürgeler için bir örnek olmuÅŸtur.
Karşımdaki bu büyük adamda, keÅŸfettiÄŸim bu büyük meçhulde maharet ve karakter o kadar iyi iÅŸlenmiÅŸti ki, sözlerinde hiçbir ÅŸüphe aranamazdı.
Bu günün Türkleri, yüzyıllar önce Avrupa’yı titreten canlı millet durumuna eriÅŸmiÅŸtir. Ve bu aksam O büyük ölünün başında bekleyen Türkiye, güçlü ve dipdiri Türkiye’dir.
Asırları aşan adam !..
Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleÅŸtirdiÄŸi eseri halkların tarihinde izlerini bırakacaktır.
– Albert LEBRUN - Fransız CumhurbaÅŸkanı
Mevcut rütbelerin hepsini kaldırdığı bir memlekette, bu adam, bütün rütbeleri, kazanmıştır. O memlekette, bulabilecek en ÅŸerefli isim O’na verilmiÅŸtir.
Bu, insanlığa denenmiÅŸ bir felsefe örneÄŸi olarak sunulabilir. Atatürk yüz yıllara sığabilecek iÅŸleri on yılda tamamladı.
Yeni Türk Devleti ile Ankara Andlasması’nın imzalanması nedeniyle; “Bizi arkadan vurdu, daÄŸ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaÅŸtı” diyenlere Fransız BaÅŸbakanının Mecliste verdiÄŸi cevap: DaÄŸ başındaki haydutlar diye isimlendirdiÄŸiniz kahraman Mustafa Kemal ve O’nun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir andlasma imzalamaktan gurur duyuyorum.
– BRIAND - Fransız BaÅŸbakanı, 1921
Denilebilir ki onsuz, Ä°slam alemi yolunu bulabilmek için elli yıl daha bekleyecekti.
O, yüce bir daÄŸa benzer. EteÄŸinde yaÅŸayanlar bu yüceliÄŸi fark edemezler. Bu dağın azametini kavrayabilmek için, O’na çok uzaklardan bakmak gerekir.
– Claude FERRER - Fransız Edibi
Türkiye tarihi, bugün her zamandan çok Batı ve Avrupa tarihinden ayrılmaz bir haldedir. Ve Atatürk’ün bu yöndeki gayretleri sonuçsuz kalmamıştır. Memleketlerimiz arasındaki yüzyılları aÅŸan dostluk, bu geliÅŸmenin temel öÄŸelerinden biridir.
Kemal Atatürk’ün karakterinin bir cephesini göstermek itibariyle bir noktayı hatırlatmak isterim. Bize savaÅŸlarından birini anlatıyordu. Birdenbire durdu: Görüyorsunuz ya, dedi: birçok zaferler kazandım. Fakat bunların en büyüÄŸünden sonra bile her akÅŸam, savaÅŸ alanlarında ölen bütün askerleri düÅŸünerek içimde derin bir keder duyuyorum. Cesaret ve zekasından baÅŸka yüreÄŸi bu kadar yüce olan böyle bir Åžef’in, yurdu için mucizeler yaratmış olmasına ÅŸaşılabilir mi?…
– George BENNES - Vu Gazetesi,1938
Devrin yüksek ÅŸahsiyetleri kitaplarda, konferanslarda Türkiye’nin asla deÄŸiÅŸmeyeceÄŸini ve deÄŸiÅŸmeden öleceÄŸini ilan etmiÅŸlerdi. Hâlbuki ölmeden deÄŸiÅŸti. Hem de kökünden ve baÅŸtan aÅŸağı deÄŸiÅŸti. Ä°nançlar, gelenekler, yöntemler yıkıldı. Son döküntülerini de yabancı zırhlıları ve kapitülasyonlar gibi memleketten sürüp attılar. Türkiye, ruhunu deÄŸiÅŸtirmiÅŸti. Tamamen ve tasavvur edilmesi mümkün olduÄŸu kadar…
– Raymond CARTIER - Le Nouvelliste Gazetesi
Ä°NGÄ°LTERE
SavaÅŸta Türkiye’yi kurtaran, SavaÅŸtan sonra da Türk Milletini yeniden dirilten Atatürk’ün ölümü, yalnız yurdu için deÄŸil, Avrupa için de büyük kayıptır. Her sınıf halkın O’nun ardından döktükleri içten gözyaÅŸları bu büyük kahraman ve modern Türkiye’nin Ata’sına deÄŸer bir görünümden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.
– Winston CHURCHILL - Ä°ngiltere BaÅŸbakanı,1938
O genç ve dahi Türk Åžefi’nin o esnada Çanakkale’de bulunması, müttefikler bakımından talihin en acı darbelerinden biridir.
Atatürk, eskimiÅŸ bilimlerle boÅŸ yere kafasını yormamış olduÄŸundan daha taze ve cesur düÅŸünen bir önderdir. Kendisi için, bugünkü Avrupa’nın en güçlü Devlet Adamıdır diyebileceÄŸimiz Atatürk, hiç ÅŸüphesiz devlet adamlarının en cesur ve orijinalidir.
Herhangi bir olayı derinliÄŸiyle kavramak, çıkar yolu görüp birdenbire harekete geçmek iktidarı, O’nun eÅŸsiz otoritesinin baÅŸlıca kaynaklarından biridir.
– Grace Ellison - Gazeteci, 1923
AFGANÄ°STAN
O büyük insan yalnız Türkiye için deÄŸil, bütün doÄŸu milletleri için de en büyük önderdi.
– Emanullah HAN - Afgan Kralı
AVUSTURYA
Büyük düÅŸüncelerin adamı… Bir devlet mimarıydı.
Atatürk öyle bir insandır ki, hayali deÄŸildir. Ä°stediÄŸini bilir, bildiÄŸini yapar, yapamayacağı bir ÅŸeyi de istemez.
– Avusturyalı Heykelci KRIPPEL
ÇÄ°N
Mustafa Kemal yeni Türkiye’nin kalbidir. Eski, yıpranmış bir toplumdan yepyeni, güçlü bir millet yaratmış, eÅŸsiz kiÅŸiliÄŸiyle kendini herkese saydırmış, enerjisiyle herkesi kendine inandırmıştır.
HÄ°NDÄ°STAN
Atatürk, yalnız Türk Milleti’nin deÄŸil, özgürlüÄŸü uÄŸruna savaÅŸan bütün milletlerin önderiydi. O’nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuÅŸtunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüÄŸümüze kavuÅŸtuk.
– Bayan Sucheta KRIPALANI - Hint Parlamento Heyeti BaÅŸkanı
Ä°SRAÄ°L
Mustafa Kemal Atatürk, kuÅŸkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetiÅŸen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılapçı olmuÅŸtur.
– Ben Gurion - Ä°srail BaÅŸbakanı, 1963
Ä°SVÄ°ÇRE
Türkiye’yi yaratan, tarihimizin bu en büyük adamını başımı en derin hürmetle eÄŸerek selamlarım.
Yalnız bir asker deÄŸil, aynı zamanda yüzyılımızın bir daha göremeyeceÄŸi bir dahi idi.
Ä°TALYA
Hayatının sonuna kadar milleti’nin mutlak güveni ile kurduÄŸu devletin başında muzaffer kumandanının kiÅŸiliÄŸi, eÅŸi görülmemiÅŸ bir karakter örneÄŸidir.
Üstün iradesi, tükenmez cesareti ve eÅŸsiz seziÅŸ ile hasımlarını dize getirdi. Fazilet ve ciddiyeti, üç yılda memleketine yalnız askeri, aynı zamanda tam ve doyurucu bir siyasi zafer kazandırdı.
F.Perrone Di San Martino (Yazar)
LÜBNAN
Büyük adamlar, kuÅŸaklarının başındadır. Türk Milleti’nin başındaki büyük ve dahi Atatürk, politika ve savaÅŸ alanlarında yılmayan büyük ve yurtsever bir insandı.
– KERAMA - Lübnan BaÅŸbakanı, 10 Kasım 1963)
MACARÄ°STAN
Türkiye’yi bir arı kovanına ve bütün Türkleri de bal aramaya çıkmış çalışkan arılara benzetiyorum. Nasıl arılar beylerinin etrafında toplanıp çalışırlarsa bütün Türk Milleti bu gün büyük dahi Mustafa Kemal etrafında toplanmışlardır.
PAKÄ°STAN
Kemal Atatürk, yalnız bu yüzyılın en büyük adamlarından biri deÄŸildir. Biz Pakistan’da, O’nu geçmiÅŸ bütün çaÄŸların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. Askeri bir deha, doÄŸuÅŸtan bir lider ve büyük bir yurtsever…
– Eyüp Han - Pakistan CumhurbaÅŸkanı
RUSYA
Bizim aslımız rengi uçmuÅŸ bir kıvılcım iken, O’nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneÅŸ haline geldik.
Åžöhreti bütün cihana yayılmış olan tecrübeli baÅŸkanın yönetimi herkesin sevgi ve saygısını çeken büyük Türk Milleti’nin milli bağımsızlığını devamlı bir baÅŸarı ile kuvvetlendirmiÅŸ ve yeni milli yapısını yaratmıştır.
– Kalinin - Sovyet BaÅŸbakanı
YUGOSLAVYA
Atatürk’ün dehası, tarihte Türk Milleti’nin taşıdığı ruhun faziletine en yüksek örneklerinden birini teÅŸkil edecektir.
ATATÜRK DÄ°YOR KÄ°
Atatürk ve Çocuk Sevgisi
Atatürk, yaÅŸamı boyunca tüm sevdiklerine hangi yaÅŸta olursa olsun “çocuk” diye seslenirdi. Onun sözlüÄŸünde çocuk sevgi demekti. O’nun çocuÄŸu yoktu ama içinde bitip tükenmeyen bir çocuk sevgisi vardı. Bundan dolayı yüreÄŸi arada burkulmuÅŸ mudur bilmiyoruZ ama galiba bu ihtimal çok düÅŸük; bütün Türk çocukları onun öz yavruları gibiydi. Atatürk, çocukların riyakârlık bilmeden bütün istek ve arzularını içlerinden geldiÄŸi gibi açıklamalarından çok hoÅŸlanırdı. Son yıllarını da çok sevdiÄŸi bir çocukla geçirdi. Ülkü, Atatürk’ün çocuk sevgisinin bir simgesi oldu.
O’nun açık mavi gözleri her yerde çocukları arardı. ÇaÄŸdaÅŸ ve mutlu Türkiye’yi çocuklarda görür ve çocuklarda bulurdu. Tüm yurt gezilerinde çocuklara sevgi ile yaklaşır, onlarla uzun uzun konuÅŸurdu. Vedat Demirci’nin anılarından öÄŸrenildiÄŸine göre; Atatürk bir gün çocuk balosuna gider. Ortalıkta bir ÅŸaÅŸkınlık havası doÄŸar. Küçük bir oÄŸlan salonun orta yerinde kalır. Bu yavru hayranlıkla bir süre Atatürk’e baktıktan sonra: “Atatürk’üm, seni öpmek istiyorum” der. Ortalığa bir sessizlik dalgası yayılır. Bu derin sessizliÄŸi Atatürk’ün sesi bozar “Öyleyse, gel öp” der. Çocuk koÅŸarak Atatürk’ün boynuna sarılır. O sırada diÄŸer çocuklar da: “Biz de.. Biz de..” diye bağırırlar. Böylece tüm çocuklar Ata’yı doya doya öperler. Bu görüntü çoÄŸu kiÅŸiyi aÄŸlatır. Büyük Atatürk de aÄŸlar. Evet, Türk çocuklarının bu engin sevgisi için aÄŸlar. Hem de sevinç gözyaÅŸlarını dökerek. O gün çevresindekilere övünçle: Ä°ÅŸte benim kuÅŸaklarım” der.
Atatürk çocuk davasının önemini her ortamda vurgulayarak çocuklara yönelik hizmetlerde rehberlik yapmayı sürdürmüÅŸtür. 17 Ekim 1922 yılında Bursa’da kendini karşılayan çocuklara aÅŸağıdaki ÅŸekilde seslenerek nasıl bir gençlik istediÄŸini belirtmiÅŸtir:
“Küçük hanımlar, küçük beyler
Sizler hepiniz geleceÄŸin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız.
Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz.
Kendinizin Ne Kadar Önemli, DeÄŸerli OlduÄŸunuzu DüÅŸünerek Ona Göre Çalışınız. Sizlerden Çok Åžey Bekliyoruz.”
(Atatürk Albümü–1992)
sohbet dini sohbetler sohbet odalarý islami sohbetler dini sohbetler dini sohbet islami sohbet